THE WALKING DEAD: MICHONNE - İNCELEME
Tüm dünyayı saran The Walking Dead çılgınlığı devam ediyor. Çizgi roman evreninde haklı bir başarı kazanan marka, yaklaşık 5 yıllık süreçte de televizyon ekranlarındaki uyarlamasıyla rekora doymuyor. Şimdiye kadar en çok korsan olarak izlenilen TV dizisi ünvanına sahip olan The Walking Dead, aynı zamanda birden fazla da oyun ile yola devam dedi. Bunlardan bir tanesi de harika bir hikaye anlatıcı olan (şanı adından belli), Telltale Games tarafından geliştirilen The Walking Dead, The Walking Dead 400 Days ve The Walking Dead: Season 2 oldu.
Şirketin kendine özgü tekniği ile çizgi roman ruhuna uygun olarak resmettiği oyun serileri, hem yakinen tanıyıp sevdiğimiz, ya da nefret ettiğimiz, karakterleri bilgisayar ve konsollarımızda misafir etti. Mobil cihazlarda bile büyük satış başarısı yakalayan The Walking Dead oyun uyarlamaları bu kez üçüncü sezon ile değil, mini bir seriyle karşımızda.
Hikayenin en sevilen ve bir o kadar da çekinilen karakterlerinden olan Michonne'un şimdiye dek görmediğimiz, perde ardında kalmış maceraları, The Walking Dead: Michonne projesinde, 3 bölüm olarak oyuncuların beğenisine sunuluyor. Geçtiğimiz gün ilk bölümü, "In Too Deep" ile çıkışını yapan mini seri, önceki Telltale Games çalışmalarına göre daha farklı bir yerde duruyor. Sevgili Michonne'un çizgi roman evreninde, 126 ve 139. sayılar arasındaki sırra kadem basışı, bu dönemde neler yaşadığı böylece gün yüzüne çıkıyor.
Geliştirici şirketin önceki oyunlarını oynayanlar, hatta Game of Thrones serisini deneyimleyenlerin de iyice bildiği gibi, Telltale oldukça farklı, belki de herkesi saramayacak bir yöntem izlemesi ile meşhur. Aktif olarak bir karakteri "düz bir çizgide ilerleyen" senaryoda yönetmek yerine, daha çok sizin yaptığınız tercihlere göre şekillenen bir oyun anlayışından söz ediyoruz. Quick time sekansları, birkaç saniyede seçmeniz gereken cevap seçenekleri, karşınızdaki karakterlerin sizin tercihlerinize göre yaşaması ya da öteki dünyaya göçmesi. Bir bakıma interaktif, sinematik bir anlayış.
Tüm bu detayları tekrar anlatıyorum, çünkü The Walking Dead: Michonne, bu şema üzerinden ilerleyen ancak özellikle de Season 1'a göre çok farklı bir noktada devam eden bir serüven. Michonne'un bilinmezliğe karıştığı dönemde, kızlarının kaybı ile yavaş yavaş "tekrar" dengesini kaybettiği günlerdeyiz. Sevgili Michonne, Rick ve ekibinden uzakta, bir bakıma kendini bulmak için ıssızlıkta dolanıyor. Muhteşem bir giriş, bolca quick time seçeneği, dostumuzun çocuklarıyla ilgili acı hatıraları ve gerçeklik arasındaki gidiş gelişleri. İntihar mı yoksa bu tatsız yaşama devam mı?
Önceki sezonları düşünecek olursak, bu kez daha yavan bir başlangıçla karşı karşıyayız. Sıkı bir giriş, ilgi çeken yeni yan karakterler, ufak bir düşüş, deniz zombileri ve yeni bir arayışla devam eden bir başka düşüş. Dediğim gibi, Michonne'un bu bilinmeyen macerası sadece 3 bölüme yayılmış. Bu da daha geniş bir kurgunun, daha küçük bir alan sığdırılması anlamına geliyor. Yaklaşık 1,5 saat süren In Too Deep ise çok sayıda kişinin, birden fazla alt hikayesinin tam anlamıyla sıkış tıkış olması manasına geliyor.
Kısıtlı sayıdaki aksiyon opsiyonu, yaldır yaldır koşturan bir kurguyla ne yapacağını tam olarak bilemeyen bir bölüm. Peki tüm bunlar zayıf, kötü bir oyunu mu işaret ediyor derseniz, cevabı koca bir "hayır" derim. Zira tüm bu koşturmanın temelinde, Telltale Games'in en iyi başardığı şey yatıyor; dramatik anlatıyı, sağlam karakterler üzerinden, zevk verecek bir uslupla sunabilmek.
Kıssadan hisse, The Walking Dead: Michonne'un ilk bölümü, In Too Deep, hem kahramanın geçmişine çok ufak bir bakış atıyor, hem de şimdiye kadar bilmediklerimizi anlatmak için ilk adımını atıveriyor. Bizlere de, önümüzdeki iki episode boyunca, daha derinlikli bir hikaye, daha sert bir akış ve aynen Season 1'daki gibi epik bir final beklemek kalıyor.
Post a Comment